Farkında Olmadan Kendi Kendimizin Düşmanı Olmak
Hepimiz zaman zaman kendimizi sabote ederiz. Ama bazı davranışlar var ki… Ne bomba sesi var ne uyarı ışığı! Sessiz sessiz gelir, ruhumuza sızar ve orada iz bırakır. Bunlar fiziksel değil ama ruhsal yıkım gücü oldukça yüksek olan zarar verme biçimleri. Üstelik çoğu zaman farkında bile değiliz.
Haydi gel, birlikte bu sessiz ama etkili 5 haline göz atalım. Belki de “ben asla kendime zarar vermem” diyorsan, bu yazı seni biraz şaşırtabilir. Hazırsan başlıyoruz:
1. “İyiyim ben ya”cı Tavırlar (Duygusal Bastırma)
Bir şey canını sıktığında, biri kalbini kırdığında ya da bir hayal kırıklığı yaşadığında hep aynı cevabı veriyorsun:
“Yok bir şey.”
“İyiyim ya…”
“Boşver.”
Ama içten içe yanıyorsun. Sorun şu ki, bastırılan duygular bir yere gitmiyor. Üstü örtülen o öfke, üzüntü ya da hayal kırıklığı birikir, birikir ve sonra kendini yorgunluk, iç sıkıntısı ya da ani patlamalarla gösterir.
Kendine zarar vermek illa bileğine jilet atmak değildir. Hislerini yutmak da bir tür içsel intihardır.
🍵 Tavsiye: Güvendiğin biriyle duygularını paylaş. Gerekirse yaz. Ama saklama.
2. Mükemmelliyetçilik Tuzağı
“Ya en iyisi olacak ya da hiç yapmayacağım.”
Bu cümle tanıdık mı? O zaman geçmiş olsun. Kendini sinsice sabote edenlerden birisin.
Mükemmel olma çabası seni üretmekten, denemekten, hata yapmaktan, yani öğrenmekten alıkoyar. Ve sonra kendi iç sesin şöyle der:
“Bak yine başaramadın…”
Ama gerçek şu: Hiç kimse kusursuz değil. Kusurlar, ilerlemenin ve gerçek başarının yapı taşlarıdır.
🎨 Tavsiye: “Mükemmel değil, yeterince iyi” yaklaşımını dene. Başlamak, başarmaktan daha değerlidir.
3. Kendini Başkalarıyla Kıyaslamak
“Benden daha güzel.”
“Daha çok para kazanıyor.”
“Hayatı ne kadar düzenli…”
Sosyal medyada birkaç dakika gezinmek bile özgüvenimize dinamit koymaya yeterli. Halbuki herkes sahnenin önünü gösteriyor, arka plandaki karmaşa gizli.
Sen kendini onların en parlak haliyle kıyaslarken, kendi karanlık köşelerinde boğuluyorsun.
Bu kıyas hali sessiz ama güçlü bir düşman.
📵 Tavsiye: Sosyal medya diyetine gir. Karşılaştırmayı bırak, ilham almaya bak.
4. Hayır Diyememek Sendromu
Arkadaşın senden bir şey ister, aslında yapmak istemiyorsundur ama “ayıp olur” diye kabul edersin.
İş yerinde ekstra iş mi geldi? İçinden “bir tek ben mi çalışıyorum ya!” diye geçirirsin ama yine “tabii yaparım” dersin.
Ve sonra kendini yorgun, tüketilmiş ve bir miktar… kullanılmış hissedersin.
Hayır dememek, başkalarını mutlu ederken kendini yavaş yavaş yakmaktır.
🛑 Tavsiye: Hayır demek bencillik değil, kendini korumaktır. “Şu an uygun değilim ama başka bir zaman bakabiliriz.” gibi yumuşak ama net cevaplar iş görür.
5. Ertelemenin Tatlı Tuzakları
“Yarın başlarım.”
“Birazdan yaparım.”
“Zaten daha zaman var.”
Ve hoop! Günler geçmiş. Sen hâlâ aynı noktadasın. İçeriden bir ses “yine yapamadın” diye fısıldıyor. O fısıltı bir süre sonra yüksek sesle kendini suçlamaya dönüşüyor.
Erteleme, özgüven katilidir.
Başlamadığın her iş, kendine olan inancını biraz daha kemirir.
⏳ Tavsiye: 5 dakikalık kuralı dene. Sadece 5 dakika başla. Beyin o sürede adapte olur, devamı genelde gelir.
Son Söz:
Kendimize zarar vermek bazen bağırarak, bazen de sessizce olur. Bu yazıda anlattıklarımın çoğu, çok tanıdık geldi değil mi? Çünkü hepimiz bir dönem bu sessiz tuzaklara düşeriz. Önemli olan fark etmek.
Kendini düşmanın değil, dostun olarak görmeye başladığında hayat hafifler.
Kendine iyi davran. Çünkü bir ömür, en çok seninle geçecek.
Henüz Yorum Yapılmamış. İlk Yorum Yapan Sen Ol.